| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | ekonomik sistem | economic system i. | ||
|
We are opposed to the whole economic system that is driven by profit. Biz, kâr amacı güden ekonomik sistemin tamamına karşıyız. More Sentences |
||||
| Trade/Economic | ||||
| Ticaret/Ekonomi | ekonomik sistem | economic system i. | ||
|
He has brought economic growth to Russia at a time of very great danger in the economic system of that country. Rusya'nın ekonomik sisteminin çok büyük bir tehlike altında olduğu bir dönemde bu ülkeye ekonomik büyüme getirmiştir. More Sentences |
||||
| Türkçe | İngilizce | |
|---|---|---|
| Trade/Economic | ||
| Ticaret/Ekonomi | ticaretin merkezinin kasabalar olduğu dönemdeki ekonomik sistem | town economy i. |
| Ticaret/Ekonomi | geleneksel ekonomik sistem | traditional economy i. |
| Ticaret/Ekonomi | kontrol altında bulundurulan ekonomik sistem | managed economy i. |
| Ticaret/Ekonomi | özel mülkiyete dayalı fakat kamu sektörünün temel rol oynadığı bir ekonomik sistem | advanced capitalism i. |
| Ticaret/Ekonomi | toplumsal ve ekonomik sistem | socioeconomic system i. |
| Ticaret/Ekonomi | belirli bir ekonomik sistem türü | oeconomy i. |
| Ticaret/Ekonomi | bir sektörün diğerinden daha hızlı büyümesine izin veren (ekonomik sistem) | two-speed s. |
